Bir Zehirlenme Hikayesi - Mantı Yaparken Dikkat Edilecekler

Canlar;

Çok hızlı bir hayat yaşıyoruz şehirlerde ve hızlı yemek hazırlama alternatiflerini neredeyse hepimiz değerlendiriyoruz. Bunlardan evlerde yapılan ya da yaptırılan mantı, erişte ve tarhanalar ile ilgili dikkat etmeniz gerekenleri bir gıda mühendisi anne olarak sıralamak istiyorum size. Ama önce nerden çıktı bunu yazmak:

Uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşım aradı beni. Bir süre önce ailecek hastanelik olmuşlar. Bayağı zor günler geçirilmiş, doktorlar da "Zehirlenme muhtemelen, ne yediğinize dikkat edin" demişler. Arkadaşım da kafayı takmış beni bu yüzden aramış. Akşam hep beraber yoğurtlu mantı yediklerini ve gece fenalaşıp hastaneye kaldırıldıklarını söyledi. Mantıyı da çok güvendiği bir kadını olduğunu, ona kıyma vererek yaptırdığını, bir hafta önce alıp buzdolabına koyduğunu, şimdiye kadar hiç bir sıkıntı yaşamadıklarını, kadının çok temiz olduğunu uzun uzun anlattı. Ben de ucuz atlattıkları için geçmiş olsun dileklerimi iletip onları zehirlemeye götürebilecekleri anlattım, size de maddelemek istiyorum:

- Her ne kadar kıyma verilse de o kıymanın kullanıldığı ne malum?

- Kıyma veriliyor ama kullanılan un küfsüz vb mi yoksa en ucuz marketin tarihi yakınlaştığı için indirime soktuğu unlardan mı?

- Hadi kimseyi zan altında bırakmayalım gerçekten verilen kıyma kullanıldı ama hijyen kurallarına uyuldu mu? Mantı açılırken uzun uzun hamurların yanında bekledi mi harç yoksa esasında buzdolabında tutuldu da her beze için ayrı ayrı buzdolabından mı alındı?

- Çiğ mantılar pişmeden ya da poşetlenmeden önce ne kadar buzdolabı dışında beklediler?

- Mantılar soğuk zincir kurallarına uyularak mı teslim edildi? En azından buz aküsü var mıydı? Yoksa arabanın arka koltuğunda sadece poşet içinde trafikte 1-2 saat mi geçirdi?

- Eve gelince hemen buzdolabına konuldular mı? 1 haftadır buzdolabında mı beklediler hep ve arada hiç elektrik kesintisi olmadığına emin miyiz?

- Pişirilmek üzere mutfak tezgahına ne zaman çıkartıldılar? 1 saatten fazla orada bekledi mi? Fokur fokur kaynadı mı yoksa yenilecek sıcaklığa mı geldi sadece? Piştikten sonra soğumadan yendi mi?

Çok uzun tek başına ya da birbirine bağlı olarak sorun çıkartabilecek bir sürü risk alanı işte size. Hani kimi kendini bilmezler gıdanın mühendisliği mi oluyor diye soruyorlar ya işte gıdanın mühendisliğinin bir kolu da bu: Gıdaların bozulmasına izin vermeden riskleri tamamen ortadan kaldıracak şekilde bütün süreci kontrol etmek. 

Muhtemelen arkadaşımın başına gelen yukarıdaki tüm risklerin bir birleşimi oldu. Çünkü yerken kötü bir tat, ekşimiş bir lezzet vb almadıklarını, etin vb kötü olmadığını söyledi. Halbuki sizi hasta edecek oranlarda hele ki etli ürünlerdeki mikrobiyolojik risk bizim duyularımızın fark etmeye başlamasından çok önce limit üstüne çıkar. 

Bu arada 30-35 kg ağırlığındaki bıdılık en az risk ile atlatmış çünkü huysuzlanmış ve pek yemek istememiş-sadece bir kaç kaşık almış. Baba ise 2 tabağı nom nom gömdüğü için en ağır o atlatmış. Vücut ağırlığına bağlı bu durumlar ama aynı zamanda maruz kalınan miktarın da ne kadar önemli olduğu çok belli.

Uzun yazdım ama konu önemli, ucundan dönmüşler-perişan olmuşlar. Kimse bunları yaşasın istemem. Evde yapılan-yaptırılan mantı, tarhana, eriştede bu sorunlar ne yazık ki çok muhtemel. Sarma, börek ya da içli köfte gibi gıdaları da yaptırıyoruz ama onları pek saklamıyoruz (nom nom hemen yeniyor) ama mantıyı tarhanayı ve erişteyi saklıyoruz. Hele tarhana ve mantıda eğer yumurta ve süt ürünü kullanıldıysa risk daha da fazlalaşıyor. Kenarından küflenmişse nolucak denilip atılıveriyor ya da düzgün kurutma yapılmadığı için mikroorganizmalar gıdanın içinde cirit atmaya devam ediyor. 

Bir de bu mikroorganizmalar 2 iken 4 olurlar ama 4 iken 8 olmazlar 16 olurlar ordan 16'nın karesi 256 olurlar ve 65536 oluverirler yani üslü (logoritmik) büyürler.   

Bu arada yoğurdu hiç yazmadım ama bu gibi durumlarda yoğurt esas kurtarıcı oluyor - bir sorun varsa vücudun bunu erken farketmesini vb sağlıyor.

Tarhanayı mayalarken ve kuruturken iyi ve temiz malzeme kullanılmazsa, dikkatlice işlenmezse, kanserojen küf ve yan metabolitleri mikotoksin üremesine olanak sağlayacak şekilde düşük hijyen ile üretilirse vay bana vaylar bana bir toksin yani zehir oluşuyor size anlatamam. Üniversite hocalarımız yapmış araştırmayı. İstanbul’da satılan 150’den fazla tarhana numunesi almış ve bakmışlar-100’den fazlasında bu bahsettiğim kanserojen mikotoksinlerden çıkmış:(Öyle tat filan ile de anlaşılmaz.Hele bebek tarhanasında özellikle tuz ve acı vb olmadığı için risk çok daha fazla.Lütfen evde yaptığınızda yukarıdaki noktalara dikkat edin. Sonra paketlerken üzerine yapım tarihini yazın, güzelce poşetleyip derin dondurucuya koyun. Kapısında da içeride ne olduğuna dair bir listeniz olsun, 3-4 ay içerisinde tüketeceğinizi bilin-onları orada unutmayın:)

Vakti olmayanlar, bu kadar detay ile işin profesyoneli uğraşsın diyenler için biz tazecik üretiyoruz. Siteye buyurun en güvenli tarafından mantı, kanserojensiz tarhana ve eriştelerimiz var...

Lütfen evde yaparken dikkat edin. Alırken sorun soruşturun. Biz ancak kendi tarhanalarımıza kefiliz bu arada lütfen başkalarını sormayın bize. Burası bir gıda mühendisi annenin markası olduğu için kılı kırk yararak ürettiğimiz ürünlere vaktimiz var ancak…

Sevgi ve muhabbetle,

makarnalutfen.com adına

Tuğba Bayburtluoğlu

Gıda Müh, Yazar